Gut
Gut, monosodyum ürat kristallerinin sinovyal sıvı ve diğer dokularda birikmesi ve nefropati oluşması ile karekterize bir hastalıktır. Gut, daha çok erkek hastalığı olarak bilinir. Hiperürisemi erkeklerde kadınlara göre 6 kat daha sıktır. Hastalık tipik olarak orta yaşlarda gözlenir ve 30 yaşın altında oldukça nadirdir. Kadınlarda ise menopoz öncesi gut artrit atağı çok nadirdir.PATOGENEZHiperürisemi, serum ürik asid değerinin 7 mg / d (420 mmol/l) ve üzerinde olmasıdır. Bu konsantrasyon aynı zamanda monosodyum üratın plazmada çözünürlük sınırıdır. 8 mg/dl (480 mmol/l) yada üstündeki seviyelerde, monosodyum ürat dokularda daha çok birikir. pH 7 de ürik asidin % 90 ından fazlası monosodyum ürat şeklindedir. Daha yüksek oranlarda plasma üratla süpersature hale gelir ve potansiyel olarak ürat kristalleri presipite olabilir. Aslında plasma ürat konsantrasyonları 4800 mmol/litre (80 mg/dl) olana kadar presipitasyon oluşmaz. Üratın plasmada neden süpersature solusyonlar oluşturabildiği kesin olmamakla birlikte plasmadaki çözünürlüğü arttırıcı ajanlar bu duruma neden olabilir.Üre, protein ve mukopolisakaridlerin idrarda bulunması nedeniyle ürik asidin idrardaki çözünürlüğü suya göre daha fazladır. İdrarın pH sı çözünürlüğü büyük oranda etkiler. Örneğin idrar pHsı 5 olduğunda ürik asid saturasyonu 360-900 mmol/l (6-15 mg/dl), pH 7 olduğunda saturasyon 9480-12 000 mmol/l (158-20< mg/dl) olur. İdrardaki ürik asidin iyonize formları mono ve disodyum, potasyum, amonyum veya kalsiyun ürat şeklinde bulunur.Pürin nükleotid sentezi ve yıkımı tüm dokularda olmasına rağmen, ürat oluşumu primer olarak karaciğer ve ince barsaklar olmak üzere ksantin oksidaz içeren dokularda meydana gelir. Vücuttaki ürat miktarı üretilen ile atılan arasındaki net farktır.Ürat üretimi diyet pürin içeriği, pürin biosentezi ve salvaj yollar arasındaki bağıl oranla ilişkilidir. Normal olarak üretilen üratın 2/3 yada 3/4 ü böbreklerden atılırken, geri kalanın çoğu barsaklardan atılır. İnsanlarda renal ürik asid atılımı 3 ayrı bölgede olur. Bunlar glomerüler filtrasyon, tubuler sekresyon ve reabsorbsiyondur. Glomerül tarafından filtre edilen idrardaki ürik asidin yaklaşık % 8-12 si atılır.Pürin metabolizmasının son ürünü olan ürik asidin fizyolojik rolü yoktur. İnsanlarda ürik asidi suda daha çözünür hale getiren allantoin ve ürik asid birikimini önleyen ürikaz enzimi yoktur. Serum ürik asit konsantrasyonlarında artış, ürik asidin aşırı üretimi, yetersiz atılım veya her iki mekanizmanın sonucu olarak ortaya çıkabilir. Hastaların % 90’ında gut, ürik asidin yetersiz atılımına bağlıdır.Hiperürisemi gut oluşumu için bir risk faktörü olmasına rağmen ürik asit yüksekliği ile akut gut artriti arasındaki ilişki tam olarak bilinmemektedir. Akut artrit atağı normal serum ürik asit konsantrasyonlarında da oluşabilir. Bunun tersine hiperürisemisi olan bir çok kişi hiç akut gut artriti atağı geçirmeyebilir.Hiperüriseminin bir çok nedeni vardır. Hücre proliferasyonu yada nükleoproteinlerin aşırı turnoveri ile sonuçlanan her türlü bozuklukta serum ürik asit seviyesi yükselebilir. Hiperürisemi renal fonksiyon azalması ve ürik asit üretimini arttıran yada atılımın sınırlandığı genetik bozukluklarda da oluşabilir. Bazı ilaçlar ürik asit filtrasyonunu değiştirerek yada tübüler transport proseslerinden birini etkileyerek serum ürik asidini yükseltir.Hiperürisemi, hipertrigliseridemi ve diabetes mellitusla ilişkili, ayrıca koroner arter hastalığı gelişiminde bir risk faktörü olabilir. Gut ve romatoid artrit arasında bir ilişki yoktur.Ürik Asidin Aşırı ÜretimiPürinler ortak bir metabolik yol sonrası nükleik asid yada ürik aside dönüşürler. Normal böbrek fonksiyonu ve pürinsiz bir diyetle normal ürik asid üretimi 600mg/gündür. Ürik asidin aşırı üretimi purin metabolizmasını düzenleyen enzimlerdeki bir bozukluk sonucu olabilir. Örneğin 5-fosforibozil 1 -pirofosfatsentetaz (PRPP) enzim aktivitesindeki artma ve hipoksantin-guanin fosforibozil transferaz enzim (HGPRT) aktivitesinde azalma serum ürik asid düzeyini artırır.Pratik bir yaklaşım olarak ,diyet sınırlaması olmadan 24 saatlik idrarda ürik asid miktarı hesaplanır. Düzenli bir diyetle günde 800 mg dan fazla ürik asid atılımı aşırı üretimi gösterir.Ürik Asidin Yetersiz AtılımıGünlük üretilen ürik asidin yaklaşık olarak 2/3- 3/4’ü böbreklerden, geri kalan 1/3-1/4 gastrointestinal kanaldan atılır. Normal şartlarda ürik asid böbrek glomerüllerinden filtre edilir. Daha sonra proksimal tubulden reabsorbe edilir ve distalden sekrete edilir. Tübüler sekresyon ürik asid atılımının büyük çoğunluğundan sorumludur. Primer hiperürisemi ve gutlu hastaların yaklaşık %98’inde ürik asidin renal atılımında bozukluk vardır.Hiperüriseminin Komplikasyonları Gut hastalığındaki olaylar zinciri, aşağıdakilerin hemen hemen tüm kombinasyonları şeklinde olabileceği gibi, genel seyir asemptomatik hiperürisemi, akut gut artriti, interval gut ve kronik yada tofüslü gut şeklindedir. Toplumda hiperürisemi prevalansı %2 ile %13.2 arasında değişirken, gut prevalansı %1.3-3.7 arasında değişmektedir. Serum ürat konsantrasyonu arttıkça hastalar gut gelişimine daha yatkın olurlar.KLİNİK BULGULARİlk gut atağı genelde mono artiküler olmakla birlikte, poliartiküler şekilde de başlayabilir. Akut gut ataklarının %75’inden fazlası özellikle 1 .metatarsofalengial eklem olmak üzere alt ekstremite eklemlerini tutar. Tüm akut atakların %50’den fazlası ayak başparmakta olur ve podogra diye isimlendirilir.Gut ataklarının tekrarlanması hastalık süresinin artmasına ve poliartiküler forma dönüşmesine sebep olur. Poliartrit ataklarında eklem tutulumu aşağıdan yukarıya ve asimetriktir. Ayak baş parmağına ek olarak ayak tabanı, topuk, ayak bileği, diz, parmaklar, el bilek ve dirsekler tutulabilir. Klinik belirtileri 4 ana grupta toplamak mümkündür.1- Asemptomatik hiperürisemi dönemi: Bu dönemde klinik bulgu yoktur. Hiperürisemi derecesi arttıkça gut olasılığı artar. Hiperürisemi risk olmadan devam edebileceği gibi vakaların %20’sinde gut artriti gelişebilir.2- Akut gut artriti:Akut ataklar kendiliğinden ortaya çıkabileceği gibi, ürik asid seviyesini yükselten bir çok durum da olayı başlatabilir.Gut atakları için değiştirilebilir risk faktörleri:-Alkol tüketimi-Obesite-Hipertansiyon-Meslek yada çevresel nedenlerle kurşun metaline maruz kalmadır.Herhangi nedenle serum ürik asid seviyesindeki ani oynamalar akut artrit atağını provake eder. Özellikle ürik asid seviyesinde ani düşmeler artrit atağını başlatır. Teorik olarak ürat konsantrasyonundaki ani artma yeni kristal oluşumuna yol açarken, ani düşme daha önceki kristallerin parsiyel çözünmesine yol açar. Serum ürik asid seviyesindeki oynamalar stres, travma, enfeksiyon, hospitalizasyon, cerrahi girişim, açlık, kilo kaybı, hiperalimentasyon, yüksek oranda alkol tüketimi yada aşırı oranda protein ve pürinden zengin gıda alımı ve ilaçlara bağlı olabilir.Tipik olarak ilk atak sadece bir eklemi etkiler (% 85- 90), nadiren poliartiküler olarak başlayabilir. Kadınlarda ise poliartiküler başlangıç daha sıktır.Akut gut artrit atağında ana yakınma ağrı (şiddetli olup, hasta şimdiye kadarki ağrıların en kötüsü diye tanımlar) şişlik, eritem, ısı artışı ve hassasiyet gibi inflamasyon bulgularıdır. Inflamasyonla bağlantılı olarak düşük dereceli ateş olabilir. Akut atak semptomların başlaması ile 1-2 gün içinde pik yapar ve tedavi edilmemiş ataklar 7-10 gün sürebilir.Ataklar genellikle gece başlar ve eklemde ağrı dikkat çeker. Giderek artan ağrı sürekli ve kemirici tarzda olur. Ayak başparmağı ya da alt ekstremitedeki başka bir eklem ilk olarak etkilenebilir. Bunlara ek olarak plantar fasia, aşil tendonu ve diğer tenosinovyalar gibi periartiküler dokular da etkilenebilir. Bu eklemlerde vücud ısısı daha düşük olduğu için monosodyum üratın çözünürlüğü daha azdır. Alt ekstermite travması da atağa yol açabilir. Günlük aktiviteler sırasında yük taşıyan eklemlerdeki travmalar, gündüz sinovyal efüzyona sebeb olur. Gece ise bu sıvı eklem boşluklarından reabsorbe olarak, supersature monosodyum üratı eklem içinde bırakır.Ürik asid kristalleri humoral ve sellüler inflamatuar proçesleri aktive edince ağrı ve inflamasyon gelişir. Akut atak ani başladığından eklemlerdeki şişlik, eritem ve hassasiyet septik artrit yada selülit gibi yanlış tanılara yol açabilir.3. Interval gutGut ataklarından sonra oluşan sessiz dönem interval gutun özeliğidir.Bazı hastalar ömürleri boyunca yalnız bir atak geçirmelerine rağmen.hastaların 3/4’ü 1 yıl içinde 2. atağı geçirirler. Atakların arası düzensizdir. Hastalık eskidikçe ataklar arası kısalmaya başlar ve olay kronikleşir.İnterval gut akut atak gerilediği ve hasta asemptomatik duruma geldiğindeki durumdur. Bu noktada hekim profilaktik olarak hiperürisemik tedavi başlatıp başlatmama konusunda karar verir. Genel olarak hiperürisemisi olan, rekürren atak geçiren, kronik gut, tofüs, gut artriti yada nefrolityazis tedavi edilmelidir. Akut gut artritinin ilk atağında tedaviye başlanılmalı fikrine karşı bazı araştırmacılar ise daha sonraki atakların beklenilmesini bildirmektedirler.4.Tofüslü gut:Tofüs vücudun yumuşak dokularında biriken nodüler monosodyum ürat kristal kitleleridir. Bunlar hiperüriseminin geç komplikasyonlarıdır. Daha önce akut gut artriti olmadan tofüs çok nadir gelişir. Hastaların %0.5’inde ilk atak esnasında tofüs mevcuttur. İlk atak ile tofüs gelişmesi arasındaki süre 3-42 yıl arasında birlikte ortalama olarak ilk ataktan 10-12 yıl sonra tofüs oluşur. 10 yıllık olguların %50’sinde tofüs vardır. Tofüs gelişmesi ile hiperürisemi şiddeti, renal harabiyetin ağırlığı ve hastalığın süresi arasında bir uyum vardır. Tofüsün en sık yerleştiği yerler kulağın dış kısmı, ayak baş parmak altıdır. Bunu parmak uçları, el, el bileği, avuç içi, ayak tabanı, olekranon bursa ve aşil tendonu tutulumu izler. Ağrı, yumuşak doku hasarı, deformite, eklem yıkımı ve karpal tünel sendromu gibi sinir kompresyon sendromları tofüsün komplikasyonları olarak bilinir.PatogenezAkut gut ürat kristalleri ile PMN lökositlerin etkileşmesi ile hücresel ve humoral inflamatuar mekanizmaların aktivasyonu ile oluşur. Ürat kristalleri kompleman sistemini klasik ve alternatif yolların her ikisini kullanarak aktive eder. Hageman faktörü ve koagulasyon sisteminin aktivasyonu sonucu bradikinin, kallikrein ve plasmin üretilir. Ürat kristallerinin nötrofillerle etkileşmesi sonucunda lizozomal enzimler, oksijen derive serbest radikaller, lökotrien ve prostaglandin metabolitleri, kollagenaz ve proteazlar ortama salınır.Kristallerin nötrofiller tarafından fagositozu kristal tarafından indüklenen kemotaktik faktör(CCF), Lökotrien B4 ve aktive kompleman C5a salınımına yol açarlar ve bunların hepsi de akut artritin ilk başlarında belirgin PMN lökosit cevabı oluşmasına yol açarlar. Zamanla fagositik mononukleer hücreler PMN hücrelerle yer değiştirir. Ürat kristalleri bu hücrelerden prostaglandinler (PGE2), lizozomal enzimler, TNF alfa ve interlökin 1 ve 6 salınımına yol açar. Sinovyayı döşeyen hücrelerde bu inflamatuar cevaba inflamatuar mediatörler salarak katkıda bulunur.Tofüsler dev hücrelerce çevrelenmiş monosodyum ürat monohidrat agregatları olan yabancı madde tipi mononükleer hücrelerden ibaret inflamatuar bir reaksiyonudur. Eklem içi ve eklem dışı yapılarda oluşabilir ve yumuşak ve sert dokularda deformite ve hasar oluşturur. Eklemlerde kıkırdak ve kemiği hasarlayarak sekonder dejeneratif değişimleri tetikler.Böbrek TutulumuNefrolitiasis,akut ve kronik gut nefropatisi gutun 3 renal komplikasyonudur. Primer gutu olan hastaların yaklaşık %10-25 inde böbrek taşı gelişir. İdrar pHsı alkali oldukça ürik asid kristallerinin çözünürlüğü artar. Ürik asid kristalleri ile sature asidik idrarda spontan taş oluşumu görülebilir. Ürik asid, kalsiyum oksalat yada fosfat taşları için nidus oluşturduğundan diğer taşlarda gelişebilir. Taş oluşum sıklığı hiperüriseminin derecesi ile ilişkilidir. Serum ürat değeri 12 mg/dl’nin üstündeki vakalarda taş oluşum riski %50 artar.Akut gut nefropatisi(AGN)genelde myeloproliferatif yada lenfoproliferatif bozuklukların tedavisinde oluşan masif malign hücre turnoveri ile oluşur. Ürik asidin toplayıcı duktusta birikmesi sonucu idrar akımının blokajı zamanla akut böbrek yetmezliğine yol açabilir.Kristallerin uzun süreli olarak renal parenkimde birikimi ise kronik ürat nefropatisine sebeb olur. Mikrotofüsler dev hücre inflamatuar reaksiyonuna sebeb olabilir. Buda proteinüri ve böbreğin idrar konsantre yeteneğinin kaybolmasına yol açar.TANISAL DEĞERLENDİRMEGutlu hastalarda hipertansiyon ve renal fonksiyon bozulabileceği için böbrek ve kardiyo vasküler sistemin incelenmesi esastır. Temel laboratuar testleri, CBC, idrar tetkiki,serum kreatinin, BUN,ve ürik asid ölçümüdür.Akut gut artritinin seyri esnasında eritrosit sedimentasyon hızının yükselmesi ve lökositozun görülmesi sık rastlanılan nonspesifik bir bulgudur.Ürik asid düzeyindeki yükselme gut tanısında önemli bir laboratuvar bulgusudur. Ancak akut gut artritinde normal ürik asid değerleri olabileceği de unutulmamalıdır. Ürik asid düzeyi menopoz öncesi kadınlarda %6 mg, erkeklerde %7 mg olarak kabul edilir. Menopoz sonrası bu fark ortadan kalkar. Kural olarak alınan kanın hemen bakılması, sonucun sağlıklı çıkması için gereklidir. 24 saatlik idrarda ürik asid değeri tanı açısından değil tedavi açısından değerlidir. Pürinsiz bir diyetle yapılan 24 saatlik ölçümlerde 600 mg ve üstündeki değerler ürik asid sentezdeki artışı, altındaki değerler ya normal yapımı yada atılım azlığını gösterir.Gut tanısında en önemli testlerden biri sinovyal sıvının incelenmesidir. Sinovyal sıvıda ürat kristalleri ya sıvıya dağılmış durumda yada lökositler içinde fagositoza uğramış olarak görülürler. Polarize ışık mikroskobu ile monosodyum ürat kristalleri iğne şeklinde ve negatif kırıcılık verir. Aspire edilen eklem sıvısının incelenmesi septik artrit yada psödogut gibi gutu taklit edebilen bozuklukları ekarte etmekte faydalıdır. Nadiren gutlu hastalarda sinovyal sıvıda ürik asid kristalleri görülmeyebilir. Fakat 5 saat yada 1 gün sonraki aspirasyonda kristaller görür. Tanı için en önemli tetkik hiç şüphesiz doku biopsilerinde ürat kristallerinin tespitidir. Ancak biopsi materyeli alındıktan hemen sonra alkol solusyonu ile fiske edilmelidir. Böylece ürat kristalleri fiske edilerek kaybolmaları önlenir. Akut gut atağında başlangıçta radyografi fazla yardımcı değildir. Radyolojik görünüm ilk ataktan 6-12 yıl sonra görülür. Eklem erezyonlarının görülmesi halinde hastada şimdiye kadar yetersiz tedavi yapıldığının düşündürür. Bu radyolojik görünüm guttan etkilenen hastaların %50’sinde vardır. 1-Yumuşak Dokular A-Kalsifik birikimler: Tofüs gutlu hastaların %50’sinde bulunur( sodyum ürat kristalleri radyoopak değildir sadece üzerinde kalsiyum birikimleri sonucu görülürler). B-Eklem kenarında ekzantrik yerleşimli lobuler yumuşak doku kitleleri (el,ayak, ayak bileği, dirsek ve diz) olabilir. C-Olekranon bursanın bilateral effüzyonu (bu görünüm patognomiktir).D-Kulak sayvanında kalsifikasyon 2-Eklem Bulguları A-Eklem aralığı ilk başta korunmuştur (önemli ip ucu)B-Periartiküler demineraliasyon olmaması (romatoid artritin tersine)C-Eklem sınırlarının erezyonu (romatoid artrite benzer)D-Kıkırdak harabiyeti(ileri dönemde)E-Periartiküler şişlik(Akut monoartiküler gutta görülür)F-Kondrokalsinozis sekonder osteoartrite yol açar.G-Yuvarlak oval boyutlu 3 cm ye varan kistik oluşumlar3-Kemikteki Görüntüler A-Kenarları sklerotik olan zımba ile delinmiş litik kemik lezyonları . bu görüntü yumuşak doku tofüslerinin uzun süre kalması sonucu ortaya erezyonlar çıkmaktadır. B-Overhanging magrin: Tofüs bölgesinde komşu kemik erezyonu ile ilişkili olarak görülen %40 kemiksi çıkıntılar (bu görünüm gut için belirleyici bir bulgudur.)C-Femur ve humerus başının iskemik nekrozu D-Vasküler bazal membrandaki birikimler nedeniyle kemik infarktı.MRI gut değerlendirilmesinde rutin olarak kullanılmaz. Nadiren gut tofüsleri enfeksiyöz yada neoplastik olayı taklid edebilir. Bu durumda MRI ile değerlendirme ayırıcı tanıda gereklidir. Özellikle komşu kemikte eroziv değişiklikleri olan yada diğer eklem tutulumu olanlarda heterojen şekilde sinyal intensitesi düşük veya orta şekilde görünüm veren kitleler gut tofüsü olarak düşünülmelidir.TEDAVİGut tedavisi klinik evrelerine göre yapılmalıdır. Tedavideki amaç 2 grupta toplanabilir.1- Akut gut atağının tedavisi2- Rekürent atakların ve komplikasyonların önlenmesiBirçok hiperürisemik hastada akut gut artriti gelişmediğinden tedaviye gerek yoktur. Ancak yüksek serum ürat seviyesi tesbit edildiğinde nedeni araştırılmalıdır. Diyetle aşırı pürin veya alkol alınımı, psoriasis varlığı, renal taş öyküsü, ilaç kullanımı ve tekrarlayan artrit atağı olup olmadığı araştırılmalıdır. Serum ürik asit konsatrasyonunu azaltmak amacıyla zayıflama, pürinden zengin gıdaların az tüketilmesi, hiperlipidemi, hipertansiyon kontrolü ve yaşam biçimi değiştirilmelidir. Semptomatik hiperürisemi çoğunlukla ilaç tedavisi gerektirir.1. Akut gut artritiHasta eklemin istirahati yapılarak süratle antienflematuar tedaviye başlanmalıdır. Bu amaçla akut gut artritinde NSAİ, kolşisin ve glukokortikoidler veya ACTH kullanılmaktadır. NSAİ akut gut atağında yararlı ilaçlar olmakla beraber GİS yan etkileri nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır. 150 mg/gün indometasin veya diğer NSAI akut atağı önlemede etkili olabilir. Kolsişin hiç şüphesiz akut gut tedavisinde önemli bir yer tutar. Akut atakta ilk 12-36 saatte verildiğinde etkilidir. Kolşisin ürik asit fagositozunu ve kemotaktik faktörlerin salınımını önleyerek etkili olur. Oral uygulamada 0,5 mg’lik tabletlerden önce 2 tane alınır daha sonra GIS yan etkileri gelişene kadar saat başı 1 tb. alınmaya devam edilir.Oral kolşisin, tanısı kesin olmayan vakalarda tanı amaçlı kullanılabilir. IV uygulamalarda 2 mg yada 6 saatte 1 mg dozlarda verilir. Iv uygulamada kemik iliği supresyonu, renal yada hepatik hasar riski daha yüksektir. Kolşisinin antienflematuvar etkisi yanında analjezik etkisi yoktur. Kortikosteroidler NSAİİ ve kolsişin tedavisinin etkili olmadığı veya kontrendike olduğu durumlarda verilebilir. Sistemik olarak prednison 20-30 mg /gün dozunda kullanılabilir. Monoartrit tablosunda intraartiküler olarak ta kullanılabilir. Akut gut artritinde gut nöbetini şiddetlendirdiği ve uzattığı için antihiperürisemik tedavinin yeri yoktur. Ancak asemptomatik hiperürisemili olup sitolitik tedavi görecek neoplazmlı hastalarda akut ürik asid nefro patisi oluşumunu önlemek için ürat seviyesini düşürücü ajanlar kullanılmalıdır.2.Rekürren Atakların ve Komplikasyonların ÖnlenmesiAkut gut atağından sonra amaç ürik asit düzeyini normale indirmek ve profilaksi sağlamaktır. Sık gut atağı geçirenler, tofüs yada ürat nefropatisi olanlar hiperürisemik tedaviye alınmalıdır. Düşük doz NSAİ yada kolşisin akut gut ataklarının önlenmesinde etkindir.Ürik asid depolarının artmış mobilizasyon riskinden dolayı, gut artritinin akut atağı sona ermeden hiperürisemik ilaç tedavisi başlanılmamalıdır. Amaç serum ürik asid konsantrasyonunu 6mg/dl (360 mmol/L) altına indirmektir.Gut artriti ve böbrek taşı olan hastalar antihiperürisemik tedaviye alınmalıdır. Ürat veya kalsiyum taşları olan hastalarda profilaksi uygulanmalıdır. Her iki taş çeşidi hiperasidüri ile birliktedir. Taşın yapısı ne olursa olsun günlük idrar volümü 2 lt’den fazla olacak şekilde sıvı alınmalıdır. Sodyum bikarbonat yada asetozolamid ile idrarın alkalinizasyonu ürik asidin çözünürlüğünü arttırır. Ürat taşı oluşmaması için idrar ürik asid konsantrasyonu allopurinolla azaltılmalıdır. Potasyum sitrat oral olarak 30-80 mmol/d bölünmüş dozlarda ürik asid taşları olanlarda allopurinol tedavisine alternatiftir.Ürikozürik İlaçlar Bu ajanlar ürik asidin renal atılımını artırarak serum ürik asid düzeyini düşürürler. Ürik asid atılımınında eksiklik düşünülen hastalarda probenecid ve sülpinpyrazon kullanılmalıdır. İdrar atılımı 1 ml/dk’dan az, kreatinin klirensi 50 ml/dk’dan az, (0.84 mI/saniye) yada böbrek taşı öyküsü olanlarda ürikozürik ilaçlar verilmemelidir. Yaşlanma ile birlikte renal fonksiyonlardaki azalma genelde ürikozürik ilaç kullanımını sınırladığı unutulmamalıdır.Hastaların % 65-85’inde 1-2 gr/gün dozlarında probenecid kontrol sağlar. Bu ilaçların diğer organik asidlerin tubuler atılımını önlediği unutulmamalıdır. Bunun sonucu olarak penisilin, sefalosporin, sulfonamidler ve indometazinin plazma konsantrasyonu artabilir.Sülfinpyrazon fenilbutazonla ilişkili bir ürikozürik ajandır. Antiplatelet ilaç olarak etki gösterebileceği için antikoagulasyon tedavisi alanlarda yada kanama problemi olanlarda dikkatle kullanılmalıdır. Sulfinpirazon gastrointestinal sorunlara yol açabilir. Bunun için peptik ülserli hastalarda dikkatle verilmelidir.AllopurinolKsantin oksidaz inhibitörüdür. Hipoksantini-ksantine,ksantini ürik aside dönüştüren ksantin oksidaz enzimini inhibe eder. İlacın etkinliği doza bağlıdır. Hastaların % 70’inde 300 mg/gün allopurinol serum ürat konsantrasyonunu 7 mg/dl (420 mmol/l) altına indirir.Şiddetli tofüs birikimi olan, renal fonksiyonlarda bozulma olan (kreatinin klirensi 50 ml/dk altında - 0.84 mI/sn) ürik asid nefropatisi yada neftolitiasisi olan veya 24saatlik idrardaki ürik asit miktarı 1000 mg üstünde olan gutlu hastalarda; ayrıca lenfoproliferatif yada myeloproliferatif bozukluğu olanlarda, ürik asid nefropatisinden korunmak için tercih edilir. Allopurinol tedavisine başlanılması akut gut atağını başlatabilir. Bu nedenle ilk aylarda profilaktif olarak kolsişin veya NSAI ile birlikte kullanım gut ataklarını önlemede yararlıdır.Allopurinol yan etkileri deri döküntüleri(Örn. Steven Johnson sendromu. ve toksik epidermal nekrolisis), lökopeni ve gastrointestinal bozukluklardır. Renal bozukluğu olanlarda allopurinol dozu ayarlanmalıdır. Kaynak:http://med.adu.edu.tr/akademik/bolumler/ftr/kristal.htm